Göktürk Kağanlığı

Göktürklerin Kuruluş Mitolojisi
Çin yazılı kaynaklarına göre (550-557 yılın tarih kronikileri), Göktürklerin kökleri Orta Asya Hunlar'dan gelir. Göktürklerde hükümdar soyunun adı yazılı Çin kaynaklarına ve Türk sözlü geleneğine göre Asen (Asena veya Zena) 阿史那 dir.Bu kaynaklarda Göktürk Kağanlığını kuran Asena veya Zena ailesi kendi tanımlamada dişi bir kurdun soyundan geldiği anlatılmaktadır.
Asena/Aşina/Zena/Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu söylencesinde Göktürklerin erken tarihinde bir soyun topluca kıyımının toplumsal bilinci etkilediği bilinmemektedir.

Göktürk Kağanlığı, VI.yüzyılın ortasında, Asya'nın doğusunda Çin devletinin, batısında Sasani-İran devletinin sınırladığı İç Asya bozkırlarında, doğuda Avarlar, batıda Eftal / Ak Hunlar ile yapılan mücadeleler sonucunda ortaya çıktı. İlk Kağanları doğu kanadını yöneten Bumin Kağan, batı kanadını yöneten kardeşi İstemi Kağan'dır.
İli derleyen ve bu nedenle İliğ Kağan diye de adlandırılan Bumin Kağan'ın ölümünden sonra yerine oğlu Ko-lo/Kara Kağan geçtiyse de iktidarı kısa sürdü. Bir yıl sonra Mukan Kağan devletin başına geçti. Mukan Moğol soylu Kitanları yenerek Doğu Göktürk Devleti'nin sınırlarını Büyük Okyanus'a kadar genişletti. Mukan'dan sonra tahta Ta-po/Taspar Kağan geçti. Ta-po, Budizmi kabul eden ve Çin'i baskı altında tutan yönleriyle sivrildi.
Doğuda bunlar olup biterken batıdaki sınırlarını Kırım'a kadar genişleten İstemi Kağan öldü. Yerine oğlu Tardu Kağan geçti. Tardu, 603 yılına kadar hükümdarlığını sürdürdü.Tardu'nun ölümünden sonra Batı Göktürkleri, güçlerinin zayıfladığının bir göstergesi olan, yabguluk ve şadlık adları altında Aşena ailesine mensup kişilerce yönetildikten sonra 630 yılında Çin egemenliğine girdi. Bundan sonra On Oklar adını alarak Türgiş boyunun önderliğindeki boylar federasyonu şeklinde yüzyılın sonuna kadar Çin hakimiyetinde kaldılar.
Doğu Göktürk Kağanlığı ise, Şi-pi Kağan'nın 618'de ölümüne kadar benliklerini korudular. Ondan sonra görülen Hie-li / İliğ Kağan Çin'in başkentini kuşattı ise de tutsak alındı; esarette ölmesiyle I. Göktürk Kağanlığı tamamen yıkılmış oldu (630).
Aynı tarihte Çin İmparatoru Tai-tsung kendisini Türklerin Gök Kağanı ilan ediyordu. Hakanlığa bağlı Türk ve yabancı boylar etrafa dağılmaya başladılar, bunlardan bir kısmı ise Çin'e sığındı. 50 yıl süren esaret hayatında Türk budununu toparlama çalışmaları ve Çin'e karşı başkaldırma hareketleri (isyanlar) gözlenir. Bunların en ünlüsü 639'da Gök-Türk prensi "Kür Şad"'ın ihtilal denemesidir.681 yılında Aşena ailesinden Kutluk Kağan, Çin'in kuzeyine yerleşmiş Türk boylarını yeniden toparlamayı başardı. Çin, Kitan ve Dokuz Oğuzlar / Uygurlar ile yapılan savaşlar sonucunda Ötüken ormanında Göktürk Kağanlığı yeniden güçlendi. Kutluk, ili (devleti/ulusu) yeniden derlediği için İlteriş (ili derleyen) adını aldı. 692'de ölen İlteriş'in yerine kardeşi Kapgan/Kapağan (Günümüz Türkçe karşılığı kapan=alan=Fatih) kağan oldu. Devlet kurulduğundan beri kağanlık danışmanı olan Tonyukuk'un da bulunduğu Kitan'a Tatabilere, Basmıllara, Çiklere, Azlara, Bayırkulara, Türgişlere/On Oklara (Batı Göktürk budunu, Kitabelerde sürekli Türgiş Kağanı Türküm, budunum idi ifadeleri bununla ilgilidir), Kırgız ve Dokuz Oğuzlara yapılan seferlerle II. Göktürk Kağanlığı'nın sınırları Okyanus'tan Mâveraünnehir'deki Temir Kapığ (Demirkapı)'ya kadar ulaştı. İpek Yolu'nun büyük bir kısmı denetim altına alınmış oldu.Kapgan'ın, Bayırkuların kurduğu bir pusuda öldürülmesi üzerine Göktürk Kağanlığı'nın başına oğlu inel (ya da ünal) geçti.Ancak kutlukun oğlu bilge, inelin kağanlığını kabul etmedi.Boy begleri(beyleri) bilgeyi kağan ilan etti.İnel kabul etmese bile öldürüldü.Yeni kağan başa geçince kardeşi Kül Tigin'e ordunun komutanlığını verirken, Tonyukuka vezirlik görevini verdi. Onun dönemi de amcası dönemindeki gibi devletin egemenliğindeki boyların başkaldırılarıyla geçti. Çin'in desteklediği Uygur-Karluk-Basmıl bağlaşmasının Ötüken'e yönelik sürekli saldırıları, İpek Yolu'nun kilit noktası olan Çungarya'nın Çin'in denetimine geçmesi ve batıda On Ok budununu hakimiyetine alan Türgişlerin gün geçtikçe güçlenmesi neticesinde II. Göktürk Kağanlığı çöküşe sürüklendi.


Türk Destanları

İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü ve yazılı ürünleri göçebe bir kültürün izlerini taşır. Doğa, doğa-insan ilişkileri, savaşlar, zafer ve yenilgiler, doğal yıkımlar, kahramanlık, kadına ve vatana olan sevgi bu dönem ürünlerinin başlıca konularını oluşturur. Sözlü geleneğin ilk ve en önemli ürünleri destanlardır. 7. yüzyılda yaşadığı sanılan Saka Hükümdarı Alp Er Tunga'nın ıran ordularını yenilgiye uğratışını anlatan "Alp Er Tunga Destanı", Göktürkler'in bir dişi kurttan türeyişlerini konu eden "Bozkurt Destanı" ve yine aynı destanda yer alan Göktürkler'in demir bir dağı eriterek Ergenekon'dan çıkışlarını anlatan "Ergenekon Destanı" eski Türk destanlarından bazılarıdır. Daha çok dinsel törenlerde ve zafer şölenlerinde okunan ağıtlar, aşk ve doğa şiirleri, atasözleri niteliğindeki savlar ise Türk edebiyatının diğer sözlü ürünleridir. Yazının bulunmadığı dönemlerde dilden dile aktarılan bu sözlü ürünler konusundaki bilgiler çin, Arap ve ıran kaynaklarına dayanmaktadır.
Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı ürünleri ise 6. ve 7. yüzyıllardan kalma Göktürk alfabesiyle yazılmış olan "Orhun Yazıtları"dır. Türkçe bölümlerinin çeşitli dillerde çevirileri yayınlanmış olan yazıtların en önemlileri Tonyokuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan adlarına dikilenlerdir. Yazıtlar Türkler'in o dönemde işlenmiş bir yazı diline sahip olduğunu göstermesi ve anlatım zenginlikleri açısından önemlidir. Çağın olayları, savaşlar ve zaferlerin konu edildiği bu yazıtlardan o dönemdeki Türkler'in yaşamı, bağımsızlıklarına düşkünlükleri ve halkın mutluluğu konusunda bazı ipuçları elde etmek mümkündür.